Myanmar

Mandalay

Kraliyet döneminin eski bir başkenti olarak Mandalay yaşlı ama kendinden emin duruşuyla eski edasını koruyor hala... Burnundan kıl aldırmaz şekilde tepeden bakan hali şehrin güven tazelemesine yetiyor da artıyor bile... Şehir hala bir otoritenin boyunduruğunda gibi; yıkımdan sonra en yeni şehir ne de olsa... Kuthodaw Pagodası... Şehri bir satranç tahtasına çeviren Budistler’in kutsal mekanlarından biri... İçinde barındırdığı 729 sayfalık dünyanın en büyük kitabıyla Budizm’in öğretilerini anlatan kitabın taş tabletler şeklindeki halini görmek oldukça etkileyici... Altın yapraklarla kutsanmış Mahamuni Tapınağı’nın devasa altın Buda’sıysa ihtişamıyla ve her gün ibadetin bir parçasıymışçasına gösterilen düzenli özenle hakettiği değeri alıyor. Buda her gün daha bir güzel parıldıyor…

Şehirden kıvrılarak uzaklaşan ya da yaklaşan U Bein Köprüsü bizi şehre daha sıkı bağlıyor. Antik Ava ve aralarda ve her yerde bulunan pagodalar her yerde hazır ve nazır... Balıkçıların tekneleriyle gün batımının keyfinin aynı yerde kesişen adı Ayeyarwaddy Nehri, şehri ikiye katlayan, mükemmel manzarasına bir aynısını suyunda gösteren yapısıyla pagodaları çoğaltan inanılmaz bir ambiyans sağlıyor... Ruhlar ikiyle çarpılıyor, duygular beşle... Saray ve etrafı, kaleler ve dört bir tarafındaki kapılar hepsi inanca ve doğaya açılıyor sanki; insanı altın renkli güneşe doğru sürükleyen bir havaları var...

Ngapali

Ağaçlar ardına saklanmış gizli bir bahçe gibi Ngapali; birçok koydan meydana gelen ve birçok plaja ev sahipliği yapan bir bölge... Gölgede ve güneşte futbolun tatilcesi adeta... Ağaçların gölgesinden kızgın güneşin sıcaklığına, oradan incecik kum tanelerinin sizi mükemmel renkte ve serinlikteki suya sürüklediği muhteşem bir tatilin her şeyi olan kısmı burası... Sualtı yaşamının renkli ve sonsuz dünyasının en güzel örneklerinin saklı olduğu bu deniz muhteşem bir sualtı dünyasının da kanalı...

Balıkçı teknelerinin yoldaşlığında, onlarla birlikte girilen çıkılan, avlanılan doğal bir alan Ngapali... Bengal Körfezi'nin dibinde muhteşem ve her türlü -gerek otel gerek bambu- olanaklarıyla sizi karşılamaya hazır, konforun ve hizmetin sonsuz sınırlılığında bir tatilin en güzel adımları... 

Yangon

Ülkenin eski başkentlerinden biri olarak Yangon, İngilizler’in Rangoon’undan türeyen bir şehir... Pagodalar'ın ve altın kaplamaların göz kamaştırdığı bir şehir burası. Elmasların ve diğer değerli taşların... Güneşin yansıttığı, birlikte oluşturdukları rengi ama özellikle sarı kırmızı hava Shewedagon Pagodası’yla ve stupalarının parlaklığıyla oldukça etkileyici. İşlemeler, renkler, desenler ve manzarasıyla bizi ve devasa çanlarının sesiyle ibadet edenleri bir araya getiriyor. Aktör ve izleyenlerinin muhteşem bir gösterisi gibi ayinler... Daw Nyana Sari Rahibe Manastırı da bundan azade değil… Ortak alan, mistisizmin doruklarında sesin ve sessizliğin bir bütünleşmesini yansıtıyor... Hemen karşısındaki Mahavija Pagodası etkiyi güçlendiren diğer aktör olarak diğer güzelliklerden...

Kandawgyi Gölü’nün üzerindeki Karaweik (Kraliyet) teknesi yerel dans ve yemeğin tüm ihtişamıyla gözler önüne serildiği en güzel yapılardan. Hepsi bir gösterişin en nadide parçası gibi altın sarılarıyla meydan okuyorlar... Rengarenk, sokağın sesi olan Çin pazarına yönelik politik bir duruş sanki... Toplumsal hayat pagodalardaki gibi akmıyor diğer yandan hayat devam ediyor ve Yangon iş hayatıyla kendini idame ettiriyor...

Inle Gölü

Dağlar arasına sıkışmış bir vaha gibi sarıyor ömrü Inle Gölü. Tüm sakinliğiyle yerli halkın yaşam mücadelesinin kaynağı. Balıkçılıktan, sepetçiliğe, meyvecilikten tarıma, ormancılığa kadar birçok gündelik faaliyetin merkezi... Turizme kalan tarafı bu manzaranın sakinliğini, doğallığını ve rutinini gözlemleme fırsatı... Inle bu fırsatı veren en keyifli yolculuklardan...

Gölün üzerindeki sırıklar üzerine inşa edilmiş evlerde var olan otantik hava, gölün sonsuz imkanlarını bir gerçeğe dönüştürüyor. Hayat, gölün üzerindeki sisler bulvarından kalkarak sabahın serinliğinden güneşin yakıcılığında bir evrenin gerçekliğiyle tanıştırıyor... Her ne kadar sarsa da dört bir yanı pagodalar ve stupalar, yaşam gösterişten ziyade bir mücadele alanı burada; görmeye değmez mi?

Bagan

Bagan binlerce pagodanın (dört binden fazla) bir arada bulunduğu geniş bir alan. Ormanların içerisinden çıkan ağaçların arasından görünen stupalar, insanı bir hikaye kitabının içerisinde fantastik bir kurgunun kahramanı gibi hissettiriyor. Ucu bucağı görünmeyen bir sonsuzluktaki irili ufaklı pagodalar geniş alanda hele balonların binlerce renginde gökyüzüyle bütünleşik inanılmaz bir manzaranın aktörlüğünü alıyorlar. Saatlerce günlerce bakacağınız bir dinginlik ve hareket sizi Bagan’ın derinliklerine götürecek şifreleri verecek türden açıktır.

Bisikletle, at arabasıyla ya da teknelerle tur seçenekleri sunan Bagan, araçların her türüyle ayrı bir Bagan’ı keşfetmeyi sağlayan bir imkan tanıyor. Bagan hepsi; Bagan daracık sokaklar; Bagan pazar araları; Bagan Pagoda avluları, içi, dışı; Bagan nehirdir, nehir kenarlarıdır...