Kosta Rika

Arenal Volkanı

Filmlerden bir kare sanki, upuzun, ince ve kavisli yollar ormanları kesiyor. Belli belirsiz sislerin ardında Arenal tüm homurtusuyla gizlenmiş buutlar arasına... Her an öfkesini kusacak kadar canlı ve sıcak... Arenal keşfedilmeyi bekleyen bir masal unsuru gibi dimdik yükseliyor topraktan... Çıkaracakmış gibi içindekileri neyi var neyi yoksa. Ateş kusan bir ejderha gibi...

Ona gidiyor tüm yollar, asma köprüler, ona bakıyor ağaçlar... Hemen yani başında ona ait göl ve dört bir yanda ondan taraf şelaleler... Bir doğa filminin platosu gibi, sıcak yeraltı suları, buz gibi küçük akıntıları her şey bir arada... Bölgenin canlı kahramanlarının sesi geliyor; dört bir yanda cıvıltılar hakim... Dikkatli bakıldığında koatiler, rengarenk kelebekler ve kuşlar her yerdeler... Binlercesi masalın bütününü oluşturuyorlar; Arenal Volkanı hala canlı ve tüm doğaya yuva sanki... Ancak Arenal masalı dinlemek değil hepsini yaşamak için masala davet ediyor sizi...

La Fortuna

Küçük bir tarım kasabasının turizme dönüşümünün de hikayesi La Fortuna.  Arenal’ın eteklerinde oteller ve yiyecek içeçek yerlerinin serpiştirildiği bir güzel küçük kasaba. Yılan gibi yollarından sıyrılarak varılan yemyeşil doğanın evreninde varoluşsal bir mekan. Hafif bir serinliğin hakim olduğu ve yakınlaştıkça seslerinin çoğaldığı La Fortuna şelalesinin hemen yanı başı....

Büyük ve küçük iki unsur taşıyor vücudunda. Biri daha tepeden tam 70m.’den düşüyor tüm serinliği ve gücüyle... Yürekler bir tek atıyor aniden; diğeri belki de dişe göre... Yeşile yeşil katıyor; serinliğe serinlik... İnsana huzur veriyor büyüklü küçüklü... Binlerce kuşun varlığı özgürlüğü çağrıştırıyor insana... Gerçek bir hazine gibi, kapağını gelenlerin açabildiği değerinin sakinlikle ölçüldüğü bir doğa hazinesi...

Tortuguero Ulusal Parkı

Kosta Rika’nın ve Latin Amerika’nın nefes aldığı yerlerden biri Tortuguero. Yemyeşil dünyasını paylaşmaktan bir an bile imtina etmeyen, tüm canlıları kendisine çeken, onlarla birlikte bir hayatı var eden büyük bir evren Tortuguero. Adını hiç duymadığımız, görmediğimiz canlıların mesken tuttuğu, hem sularından hem karasından hayat fışkıran bir eko-sistem...

İçinden geçen nehirlerinin kendilerine barınak olduğu timsahlar, kaplumbağalar, kurbağalar ve özellikle manatiler bu evrenin başrol oyuncuları. Binlerce tür ağacın içerisindeki kuş türleriyse Tucan’ın renkleri kadar özel ve çeşitli... Maymun türlerinin cirit attığı dallarla tüm şirinliğiyle Ice Age’den tanıdığımız bildiğimiz ‘tembel hayvanlar’ (Sid) aynı zamanda parkurların yolunu da çiziyor... Bir çok parkurun yolu bu ekolojik sistemin içinden geçiyor... İnsanı onun bir parçası kılıyor... Lagünlerle birlikte bir resmin tamamlayıcı oluyor...

Monteverde Biyolojik Rezervi

Ülkenin tepesinde her iki yamacına destek veren bir omurga sanki. Dokunduğu bölgeyi ayakta tutan ona nefes veren ve canlı tutan bir orman Monteverde... Tüm yaşamı karşılayan biyolojik dünyanın kapılarını misafirlerine istisnasız ve tereddütsüz açan, bir o tepeden diğer tepeye asma köprülerini bırakan yaşayan bir rezerv... İplere dizilmiş tahtalar üzerinde bir uçtan diğer uca uzanan köprü yeşilin merkezine, maceranın merkezine bir seyahat gibi...

Canlı türlerinin yuvası bir anlamda sizi de kendilerine benzetiyor. Onlardan biri oluyorsunuz. Yağmur ormanlarının sonsuz derinliklerin kayboluyor, binlerce ku türünden biri olarak oradan oraya uçuyorsunuz. Kurbağalar gibi nehir kenarlarında bekliyor her renkten arkadaşınızla sohbet ediyorsunuz... Monteverde ağaöları gibi en tepede insanlığa bir umut ışığı sanki, yağmuru çağırdığı, onla hayat bulduğu ve hayat saçtığı biyolojik ve ekolojik evrenin en değerli parçalarından... 

San Jose

Ülkenin merkezinde küçük bir kasaba gibi duruyor San Jose. Küçük ama boyunda büyük işleri de içeriyor her yönden. Özellikle Kolomb öncesi ve sonrası tarihin izlerini takip edebileceğimiz bir alan burası. Altın müzesinin eşi benzeri olmayan yapısı bizi gerçek Amerika’nın tarihle buluşturan bir içerik taşıyor... Tüm uygarlıklar burada sanki ve hepsi altından bir koruma kalkanına sahip bugüne karşı kendini korumaya almış gibi... Değerin parayla değil nüfuzla, toplumsal yaşamla ölçüldüğü bir dünyanın kendisi bunlar... Armağan dünyasının izleri...

Ulusal müzeyse bir güneş gibi sapsarı yakıyor geçmişi ve geleceği...Tiyatro binası bir anıt gibi şehrin göbeğinde kültür kıvılcımlarını saçıyor sokaklara... Yayalara ait olan ve sadece onlar için tasarlanan sokaklara... Çarşılara açılan, dükkanlarda toplanan, restoranlarda çoğalan insanlar için yapılan ve insan için var olan. Hepsi bir arada bir bütün olarak San Jose’de toplanmış zamanları birleştiriyorlar...   

Corcovado Ulusal Parkı

Dalgalara karşı Osa Yarımadası’nın yarısını kapsayan bir park Corcovado. Dünyanın en büyük biyo-çeşitliliğine sahip alanlarından biri. Yeşil bir yosun gibi kaplıyor yarımadayı ve binlerce yaşamı var ediyor kendiyle birlikte. Soluk alıp veriyor koca park... Patikaları, nehrin kolları ve lagünü dört bir yanda her anın güzelliklerini yakalamak için özenli ve davetkar... Yürüyüş hiç bu kadar anlamlı değil... Böylesi yeşil bir evrende kaybolmak ister insan modern hayatla tüm bağlarını koparmış bir hal kaplasın bedeni...

Binlerce tür kuş, rengarenk dünyalarından cıvıldayarak bir merhaba der gibiler... Özgürce kanat çırparak ilerlerken bir dala konan papağan renkleriyle kör ediyor insanı; onun da kendini koruma yöntemi bu olsa gerek. Bir tapir geçiyor hemen altından ve diğer yandan bir karınca yiyen... Kurbağalar kuşlara nazire yapıyor renkleriyle; deniz kaplumbağaları ve yüzlerce çeşit balık okyanusla birlikte çoğalıyorlar her seferinde... Yeşillikler yüzlerce türü saklıyor ama saklayamadıkları da var: jaguarlar, pumalar ve diğer büyük kediler... En büyüğünden en küçüğüne hepsinin mekanı Corcovado...

Osa Yarımadası

Pasifikle, Dulce Körfezi arasında bir yarımada Osa. Büyük bölümü yağmur ormanlarıyla dolu, habitatı bir dünya, içerdikleriyse tüm dünyaya ait bir bölge... Corcovado’ya sahip en zengin yerleşim alanlarından biri... Çok çeşitli türlerin ev sahipliğine insanın da içinde yer alabildiği yaşamalanı olarak birçok konaklama alanına sahip.

Eko-alanların çokluğu, bölgenin standartlarını yükselten turizmine turizm katan bir hizmet evrenini yaratıyor. Hamakta dinlencenin, kanyonlarda kano ve adrenalinin; patikalarda tracking ve eğlencenin nasıl bir arada durduğunu görmek için Osa Yarımadası’na bir başka bakmak gerekiyor... Çünkü burası insanla doğanın mükemmel bir uyumunu yansıtıyor; tıpkı doğanın kendi içindeki uyumu gibi...