Meksika


Geçişler ülkesi Meksika; kuzeyden güneye, geçmişten günümüze, tapınaklardan şehirlere...

Bir geçiş ülkesi Meksika... Kuzeyi Latin’e, umudu insana bağlayan ülke. Tarihin en derinlerine indiğinde toprağın her bir karışında kültür fışkıran coğrafya yaşam içeriyor her bir metre karesinde... En eski uygarlıkların beşiği, insan hafızasının arkeolojik derinliğine kazı yapan eserler, insanoğlunun sınırlarını ve geçmişini genişleten bir dünyayla tanıştırıyorlar bizleri... Yemek kültürü de bunun bir parçası kuzeyi İspanyol aşağısı yerel, bölgesel damak tadının senteziyle harmanlanmış mısır ve çiliyle yoğurulmuş bir lezzet Meksika... Soslarla baharatlarla zenginleştirilmiş kendi gibi çok kültürlü bir mutfak...

Modern insan algısını değiştiren, teknolojinin 20. yüzyıla ait olduğunu düşünenler için birer şerh gibi Toltekler, Olmekler, Mayalar, Aztekler... Ve onların yarattıkları, yaşadıkları, inançlarını kurdukları tapınakları bugün yıkıcı, talancı insanoğlunun hem utancı hem de inkar edemediği geçmişi... Her biri birer mistik yapıyı barındırmakla beraber ayinsel ve törensel oluşlar her topluluk için elzem bir hal... Bir topluluğu var eden unsurlardan kendi varlıklarının ötesinde inandıkları ve değer verdikleri, birlikte kurdukları yaşamdır... Geleceğin üzerine kurulan geçmiş -mistik de olsa- kazınarak gün yüzüne çıkan hakikatin tezahürü Meksika’nın sınırlarından çoğalıyor ve aydınlatıyor insanlığı... 

Meksika turu için de gerekli olan bilgiler; görülmesi gereken yerleri San Lucas, San Jose Del Cabo, Puerto Vallarta, Mexico City, Acapulco, Tuxtla Gutierrez, San Cristobal de las Casas, Palanque, Campeche, Uxmal, Merida, Cancun, Chichén Itzá, Playa Del Carmen hakkında bilgilere Popüler Şehirler ve gezi zamanlaması, sağlık, vize bilgileri, para birimi, yemek kültürü ve diğer detaylara Sıkça Sorulan Sorulardan bölümünden ulaşabilirsiniz.


San Lucas

Pasifik'e nazır bir şehir San Lucas. Los Cabos’un bir yarısı... Turizmin doruk noktası denilebilecek lüks bir dünyanın kapılarını aralayan yapısı kızgın kumlardan serin suların işaretlerini veriyor... Muhteşem plajların altın sarısı kumları ve doğa üstü renkteki deniziyse magazin haberlerine kadar çıkacak bir popülerlik içeriyor... Aşıklar Plajı’ndan yayılan enerji ve Plajlar Koridoru’na yayılan ama Kemer’le tutunulan doğal güzellikler aslında tarihi bin yıllar olan bir bölgenin günümüzcesi... Hayatı bağlayan unsur plajlar ve insanlar... Tıpkı karayı suya bağlayan gelgitleri gibi bir doğa harikası San Lucas...

Eğlence dünyasının, otellerin merkezi olarak lüksün yeni yeni yerleştiği bir mekan... Yıldızların gizli sığınağı... Marinasının verdiği avantajla her gün yeniden doğan, artan değeriyle kendini sürekli yenileyen dinamik ama tarihi bir şehir... California Körfezi’nin en ucunda dünyaya buradan açılan ve bugün tüm dünyayı kendine çağıran şehir...

 

San Jose Del Cabo

Okyanusun kenarında konuşlanmış duruşuyla San Jose Del Cabo tarihi bir Meksika dünyasını bizle tanıştırıyor. Los Cabos’un diğer yarısı... Rengarenk dünyasıyla Meksika’nın kendi özgü desenleri ve seramikleri sizi başka bir estetikle ve renk cümbüşüyle tanıştıracak... San Lucas’la arasındaki Koridor sahil iki kardeşi birbirine bağlayan, el ele tutunmasını sağlayan Los Cabos’u sağlayan bir güvence gibi...

Lüksü ve otantikliği harmanlayan binaları ve otelleri şehre entegre doğasıyla illa ki görülmeye değer... Katedral’in merkez alındığı şehir, kültürü ve sanatı iç içe yaşayan müzikle yoğrularak hayata atılan bir ilk adım gibi... Sessizliği sanatın dalgalarında uzak ufuklara dalan gözleri bir an olsun yakalayıp sizi düşüncelere sevk edecek bir özgürlüğe taşıyacak... Dalgalarla gidip gelen fikirsel özgürlük...

 

Puerto Vallarta

Banderas Körfezi’ne açılan doğa ile şehrin kesiştiği şehir Puerto Vallarta. Yeşilliklerin denize, denizin mavilerine karıştığı sahilin sarısıyla şehrin renklerinin birbirine geçtiği güneşle boyalı bir tatil ve keyif şehri PV... Marinanın etrafında genişleyen balıkçı kasabasından bir cennet turizmine dönüşen otelllerin sahil boyunca cirit attığı en güzel ve büyük koylardan biri burası...

Tarihi çarşıları, evleriyle meydanında bulunan kilisesinin gösterdiği ihtişam geçmişe duydukları saygıyı temsil ediyor gibi... Malecon sahili boyunca tüm estetik değerleriyle insanın içine işleyen heykeller şehrin sanata ve yaratıcılığa olan ilgisinin ipuçlarını verir gibi birer simge olarak güneşin altında tüm değerleriyle parlıyorlar. Vakit geldiğinde doğacak bir mucize koca koca balinaları bu sanatsal şehre getirerek bir tören edası yaratıyor; hemen yanlarında sörf tahtaları resmi geçidin en güzel figürünü oluşturuyorlar... Ve balinalar kortejinde bir şehir kendini insanlara açıyor; gelenler, görenler Vallarta’da şenliklere, törenlere katılıyor...

 

Mexico City

Bir Aztek efsanesine göre kartalın yılanı yakaladığı bataklık üzerine kurulan bir şehir Mexico City. En ileri medeniyetlerden biri olarak görülen Aztek ve Mayalar’ın binlerce yıldan beridir var olduğu yurdu hala bugüne ışık saçıyor ve önümüzü aydınlatıyor... Tanrılar’ın mekanı Teotihuacan antik yerleşimi binlerce yılın yükünü taşıyor; Güneş ve Ay piramitleri hala inanması zor yapısıyla inançları yeşertiyor gene; Ulusal Antropoloji Müzesi bir destanı güncelliyor, geçmişten bugüne tapınakları bir toplumsal olgu olarak karşımıza çıkarıyor... Hayatı anlamlandıran ne varsa her yerde, kurutulmuş bataklığın her bir sokağında... Bazen binaların mimarisinde ya da Troçki’nin evinde; hatta Frida Kahlo’nun acı içeren tablolarında; bazen sokaklarda karnavallarda, ama illaki Diego Rivera’nın devasa duvar resimlerindeki anlatılarında...

Renkli dünyaların, sıcak, güler yüzlü insanların gelenekleriyle yaşadığı memleketi Mexico City... İspanya sonrası yapılarında Ulusal Saray’ın simgelediği güç gösterisi, geçmişle olan mücadeleyi de ifade ediyor... Tarih müzesi; sanat müzeleri ve hatta Osmanlı’dan armağan çinileriyle küçük saat kulesi; her biri şehrin kimliğini yansıtan cinsten birere ipucu... Ama Zócalo Meydanı’ndaki muhteşem Katedral ve içerisindeki Rivera’nın ‘Meksika’nın yüzyıllar tarihi’ gibisi yok gibi... Tüm ihtişamı şehre yansıyor... Mexico City de bu ihtişamı geleneklerinin sağlam ayaklarıyla en güzel şekilde taşıyor... 

 

Acapulco

Pasifiğe yarım ay şeklinde bakan keyifli bir şehir Acapulco. Bir tatil cenneti demek çok da abartı olmayacak eğlencesi, özellikle dünyaca meşhur plajları ve denizi binlerce turisti bölgeye çeken en önemli etken sayılabilir. Sarı ve beyaz kumların getirdiği duygu yoğunluğu bile havaya girmeye neden olan bir his uyandırıyor… Kolonyal dönemin tarihi sokaklarından çıkan binalar bizi yüzyılın ortalarına götüren bir ambiyans yaratıyor… Tarihi kalesinin gösterdikleriyse yüzyıllar öncesinin dünyasını hala günümüzde yaşatan türden…

Maske müzesiyse şehrin tam bir antropolojik vurgusu gibi bizi olduğumuz yere bağlıyor; Meksika’nın kültürlerinin bir resmi geçidi gibi her türlü imgeye rastlamak mümkün… Tarihi uçurum bölgesiyse denize atlayan bölge insanlarının inanılmaz gösterilerine şahit olunabilecek bir yer… Yeşil ve mavi tonlarına dalmanın dayanılmaz hafifliği şeklinde en tepeden en aşağıya bir ivme tüm korkulara meydan okur gibi sarıyor bedenleri… Gece hayatının verdiği dinamik biçim kendini gece kulüplerinde gündelik hayat gibi sürekli olarak hareket halinde buluyor kendini… Acapulco eğlencenin tepe noktası gibi her anı adrenalin ve keyif dolu…

 

Tuxtla Gutierrez

Chiapas Eyaleti’nin başkenti olarak Tuxtla Gutierrez gelişmiş bir kent olarak diğerlerinden ayrılır. Merkezi oldukça canlı bir hareketliliğe sahip kent kendini ağaçlar arasına gizlemiş bir mücevher gibidir... Katedralinden çarşısına, belki de en büyük hayvanat bahçelerinden birini ve özellikle müzeleri görmek günümüzden geçmişe bir yolculuk gibi adeta mücevherin parlamasına yol açan zenginliğini ifade ediyor...

Taşkın nehir Grijalva’nın kendini Chiapas yerlilerinin bıraktığı gibi salıverdiği Sumidero Kanyonu bir isyanın ve tepkinin de sembolü olarak akıyor tüm gücüyle... Bölgenin sertliğinden aldığı güçle girdaplar ve akarsular oluşturan nehir hem bir tehlike hem de  arasında yılan gibi dolaşan görülmezse olmaz bir manzara oluşturur... Doğayla baş başa sessizlikle burun buruna yeşille iç içe bir duygusal macera mücadelenin başkentinden selam ediyor...

 

San Cristobal de las Casas

Mayaların yoğunlukta olduğu bölgelerin başında geliyor San Cristobal –kısaca böyle deniyor. Bölge halkının subcommandante önderliğinde kurduğu yaşam her anlamıyla bir efsane niteliği taşıyor. Maskelerin ardındaki başı dik ve güleryüzlü insanlar sizi evlerine buyur ediyor… Rengarenk dünyaları dışarıya yansıyor, küçücük evler her renkten davranışı, gösterişi, tevazuyu ele veriyor… Pazar bölgesiyse tam bir curcuna, bölgenin yerel halkıyla tanışmanın bir diğer yolu… Alışveriş ederken, hiç göremeyeceğiniz renklerde kumaşlara, kilimlere bakarken, sohbet ederken, gülerken, somurturken, kızarken ve sonunda işte Maya’lar derken San Cristobal tam bir yurt olarak beliriyor karşımızda…

Kolonyal dönemden kalan kilisesinin görkemi ve oyma taşlarla, heykellerle bezenmiş duvarları bir tarihin de sözcüsü gibi… Kendisine çıkan parke taşlarla bezeli yollarla merdivenlerin hemen başında bekliyor… Her şey etrafınızı saran bir koku gibi çok doğal ve gerçek… Bölge yakınlarındaki köylerde yaşanan Pagan ayinleri gibi… Hepsi hiç olmadık kadar bugüne ait… Ve tıpkı var olan küçük küçük şelaleler gibi yüzyıllardır süren bir gelenek…

 

Palanque

Galeano’nun dediği gibi toprağın ağaçlarla nefes aldığı, derelerle ağladığı yer Palanque. Mayalar’ın dünyasından, efsanelerinden, inanışlarından günümüze kalan... Bir film gibi gözüküyor her şey; doğayla bütün bir şehir; içine yerleşmiş ondan ne kopuk ne ayrıksı duruyor; ona ait ve ona dair sanki... Kocaman yaşayan bir şehir burası, gözümüzün önünde neyi var neyi yoksa: meydanı, sarayı, tapınakları, mezarları... Ne bir eksik ne bir fazla...

Aynı şekliyle duruyor şehir ta yüz yıllar öncesinden; kabartmalarıyla; desenleriyle, hikayeleriyle... Taşlar her şeyi anlatıyor; üzerine çizili tarih. Hiyeroglifler gün gibi net ve sarih, sanki dün yapılmış gibi; Kral Pakal kalkacak mezarından ve inecek yeniden merdivenlerden; hepsi tam ve sağlam; bir şehir ki Palanque hala yönetiliyor hala halkı var ve hala insanlarıyla kültürünü var ediyor hep barışık yaşadığı habitatıyla birlikte...

 

Campeche

Eski bir Maya kenti Campeche, ticaret yollarının üzerinde eski bir liman kenti aynı zamanda. Şimdilerdeyse Unesco’nun korumasında buram buram tarih kokan bir eyalet. Korsanların ve o dönemin emperyal saldırılarından korunmak için yapılan surlar toplarıyla birlikte bugün hala bir şehre kimliğini veren koruyan kollayan bir anıt gibi yükseliyor denizin hemen yanıbaşında. Duvarları aşan tatlı rüzgar Campache sokaklarında renkli iki katlı kemerli binaların arasından dolanarak küçük balkonlara kadar giriyor içeri... Tertemiz kılıyor şehri, denizin ve doğanın tadı karışıyor şehre...

Meydana açılıyor sokaklar kocaman bir alana, her şeyin meydanda olduğu Plaza Principal’e... Yeşilliklerle iç içe iki başlı katedral görünüyor hemen ardında tüm sadeliği ama çekiciğiyle... İbadetin yanında yemek hemen diğer yanda sıra sıra masalarla eğlenceyle birbirine geçmiş meydanla, şehirle bir bütün Campache. Tarihle yüzleştiren turizme yelken açan Campache...

 

Uxmal

Tarih boyunca merak edilen ve bir çok efsaneye mazhar olmuş Uxmal, Mayalar’ın en önemli şehirlerinden biri... Üç kez inşa edilmiş anlamındaki kent bir çok defa yeniden ve yeniden kurulmuştur. Beş tapınaktan oluşan Büyücüler Tapınağı’nın ve Valilik Sarayı’nın burada oluşu da bunun kanıtı gibi ve Puuc mimarisindeki Büyük Piramid’le birlikte bu yapılar hükümet olgusunun toplumdaki hiyerarşik yapısının da ip uçlarını veriyor... Bir yönetim kademesinin merkezi edasıyla konuşlandığı topraklar tapınaklarla birlikte bir şehrin ihtiyaçlarını karşılar biçimde duruyorlar karşımızda.

Saray’la aynı platformda bulunan hemen yakınındaki kaplumbağa desenleriyle birlikte insanoğlunun kuraklık çilesine son verecek yağmur için yakarılan Chac’a adanan Kaplumbağalar Evi,  Mayalar’ın doğayı bütüncül algılayışlarının da bir tezahürü.... Taşlara işlenen gözler, desenler bir toplumun kültürel yapısının en açık göstergesi olarak, bilinen tarihin dışında insanoğluna dünyanın hem maddi hem de kültürel olarak en zengin toplumlarından birinin örneklerini veriyor Uxmal...

 

Merida

Bir yarımada olan Yucatán Eyaleti’nin başkenti ve en büyük şehri Merida ya da diğer adıyla T’hó, ‘Beyaz Şehir’ olarak bilinir. Şehrin rengi evlerin renginden ya da evlerin rengi şehrin renginden gelir... Ama şehir her zaman pak, evler her zaman özenli ve bakımlı durur. Her biri birer mimari uzmanlık içeren binalar, bahçeleri ve yapısıyla oldukça görkemlidir. Bunların yanında yer alan küçük evlerse birer renk cümbüşü olarak sokaklardaki kolonyal dönemi çağrıştırır hemen...

Katedrallerinin estetiği ve sadeliği sokaklara karıştığında Montejo Binası bir tarihin resmi olarak karşımızda durur. Hükümet Sarayı ve modern binaların iç içeliği bugün ile mezo-Amerikan dönemlerinin bir kokteylini veriyor. Maya mutfağının inceliklerini görebileceğimiz mekanlarla birlikte geniş meydanları Merida’nın döndüğü merkez olarak şehre kimliğini veren galerilerin, gösteri sanatlarının (özellikle tiyatro binaları), resim ve heykel cennetini oluşturur. Parklarının özeniyse Merida için nefes almanın doyulmaz keyfine bir selam gibidir...

 

Cancun

Maya dilinde Gökkuşağının Sonundaki Gemi anlamına gelen Cancun, küçük bir balıkçı kasabasından evrilerek koca bir turizm ve tatil bölgesi haline gelmiş önemli bir uğrak yeri. Bembeyaz kumlarının özelliğiyle binlerce turistin arzularını kışkırtan sahilleri eğlence ve keyfin mekanı olarak yer ediyor... Kuzey Amerika’nın biraz da arka bahçesi olarak sınırsız eğlencenin diğer adı olarak tercih sebebi olan yerlerden... Otelleriyle birlikte sahil kesiminin canlılığı denizin turkuazından olsa gerek içinizi ısıtan, kemiren ve istek uyandıran bir duyguyla kaplıyor içinizi...

Ayrıca dünyanın en büyük sualtı heykel müzesinin varlığı, muhteşem mercan kayalıklarıyla birlikte Cancun’u dalış meraklıları için bir başka çekim merkezi haline getiriyor. Birbirinden güzel ve büyük heykellerin varlığı suatındaki başka bir Cancun’la tanıştırıyor gelenleri... Yine çevresindeki adaların yakınlığı (özellikle Kadınlar Adası) ve sakinliği Cancun’un çekiciğini her türden tatilin imkanlarıyla doruğa çıkarıyor... Çünkü Cancun’un bir tarafı körfeze bir tarafı Karayip denizine bakıyor... Dahasına gerek var mı?

 

Chichén Itzá

Yucatán Yarımadası’nda Mayalar ve Tolteklerden kalan ve her iki toplumunda merkezlerinden biri olmuş ileri bir uygarlığın işaretlerini barındıran bir şehir Chichén Itzá. İçerisindeki El Castillo (Kale) denilen Kukulkan Tapınağı’yla astronomi ve matematiğin abaküsünü bulan bir toplum söz konusu: yılın 365 gününü bulan, dört mevsimi ve ekinoksları işaretleyen bir hesaplama yöntemi inşa ederek merdivenlerin başındaki -Kukulhan adının geldiği- yılan başlarıyla astronomiye uzanan ve güneşin etkisiyle piramidin tepesine Kralın özlümsüzlüğüne doğru yol alıyor gibi görünen topyekun bir sistem... Ve hemen yanı başındaki rasathane Caracol (Salyangoz) bu sistemin tamamlayıcısı olarak şehrin bilime gösterdiği önemi ifşa eder biçimde görkemli ve büyüktür...

Ayrıca Toltek savaşçılarını temsilen 1000 sütunlu Savaşçıları Tapınağı farklı ırklardan yüzleri barındırmasıyla insanlığa bir mesaj  gibi... Maya şehirlerinin bir çoğunda bulunan ancak Chichén Itzá’dakinin en büyük olduğu top sahası, muhtelif rivayetleriyle birlikte çevresindeki bulunan rölyeflerle ve iki ucundaki yapılardaki desenlerle birlikte bir oyun alanını resmeder. Kelimenin gerçek anlamıyla ölümüne oynandığı düşünülen oyunlar Mayalar için bir gelenek olarak tanımlanıyor... Oyun alanları bir kültürün de taşıyıcısı olup o toplumun kimyasını ortaya çıkaran en önemli unsurlardır... Chichén Itzá bu alanların en açık halini bize gösteriyor...

 

Playa Del Carmen

Yucatan Yarımadasında eski bir balıkçı köyünden dönüşen mukteşem bir tatil cenneti Playa Del Carmen. Sık ormanların arasından yeşin her tonundan mavinin tonlarına ulaşmak için acele etmeyin. Çünkü her rengin kendine ait bir güzelliği var. Tek tük yapılar arasında yerleşim olduğu belli olsa da doğayla iç içe, onu hiç bozmadan bir ilişki kurulmuş.

Ve sahile yönlenildiğindeyse bembeyaz kumlar gözlerini kamaştırmazsa yolunuza devam edebilirisiniz. İp ince kumsal basmaya kıyamayacağınız halı gibi... Sanki kirlenecekmiş gibi... Sonra suyun ilk baştaki beyazı ardından yeşilin tonları maviye kayan bir skalada bizi kendine hayran bırakıyor. Mağaraların içindeki sular yani cenoteler bu bölgenin en önemli aktivitesi; içerisinde dalabilir, gezebilirsiniz... Mağaracılığın su altı hali... Eğlencenin her dozunda kendinizi yeniden bulabileceğiniz, aktivitelerin sadece insanların arzusuyla sınırlı olduğu bir yer Playa Del Carmen. 

 

- Meksika Turu İçin Gezi Zamanlaması

Meksika'yı ziyaret etmek için en iyi zaman, neredeyse hiç yağmurun olmadığı Aralık ve Nisan arasındaki kurak mevsimdir. En soğuk aylar Aralık ve Şubat arasındadır, ancak kurak mevsimde sıcaklıklar ortalama 28 ° C'ye ulaşabilir.Yağmur mevsimi güneyde Mayıs ayında başlar ve Ekim ayına kadar sürer. Bu dönemde yoğun bir duş, genellikle tekrar oluşmadan önce artan nemi temizler.

Meksika çok büyük bir ülkedir ve hava mevsime ve bölgeye göre değişir. Seçtiğiniz varış noktası için yerel tahmini kontrol etmeye değer.

 

- Meksika Turu İçin Dikkat Edilmesi Gereken Sağlık Konuları

Meksika’ya girişlerde herhangi bir aşı zorunluluğu bulunmamaktadır. Eğer maceracı bir yemek yeme alışkanlığınız var ve sokaklarda açıkta satılan yiyeceklerden yiyorsanız; kesinlikle kapalı şişe suyu tüketmenizi, buz, süt ve süt ürünlerinden kaçınmanızı, iyi pişirildiğine emin olduğunuz et, tavuk ve balık ürünleri tüketmenizi, meyve ve sebzelerin iyi yıkanmış olmasından emin olunması, meyvelerin kabuğunun soyulduktan sonra yenmesini tavsiye ederiz.​

 

- Meksika Turu İçin Vize Bilgileri

Umuma Mahsus Pasaport hamilleri ile Hususi ve Hizmet Pasaport hamilleri vizeye tabidir. Diplomatik Pasaport hamilleri vizeden muaftır. Geçerli Amerika ve Shengen vizesi olanlar 30 güne kadar kalışlarda vizeden muaftır.  Yeşil pasaport müracaatları kişinin şahsen Ankara’dan direk müracaat etmesi gerekmektedir.(yeşil pasaportlular için kişinin şahsen Ankara  veya Istanbul konsolosluğunu arayarak randevu alıp işleme gitmesi gerekmektedirler)

 

- Uçuş Süreleri

Türkiye ile, Meksika arasında direkt uçuş bulunmaktadır. İstanbul'dan Meksika'nın başkenti Mexico City'e  yaklaşık 16 saatte ulaşmak mümkündür.

 

- Meksika'nın Para Birimi

Meksika’nın para birimi Meksika Pesosu’dur. Seyahatiniz için yanınıza USD almanızı ve bunun küçük birimlerini yanınızda bulundurmanızı öneririz.

 

- Meksika ile Saat Farkımız

Türkiye ile Meksika arasında -8 saat bulunmaktadır. Türkiye’de saat 12.00 iken Meksika’da 04.00’tür.

 

- Meksika'da Telefon Kullanımı

Tüm cep telefonu operatörleri, hattınız uluslararası dolaşıma açıksa kullanılabilmektedir.

 

- Meksika Gezisi İçin Alınabilecek Kıyafet ve Gerekli Eşyalar

Kolayca giyilip – çıkarılabilecek tişört, kısa ve uzun kollu gömlekler, pamuklu pantolonlar, şort, rahat yürüyüş ayakkabıları, akşamları için ince bir mont ve ince bir kazak almanızı öneririz.

 

- Meksika'da Yemek Kültürü

Meksika mutfağı dünyanın en bilinen mutfaklarından biridir. Et yemekleri, fasulye önde gelen lezzetlerindendir. Yemeklerin oldukça baharatlı, özellikle de acı olduklarını hatırlatmak isteriz. En meşhur yemekleri; Taco, Fajita, Gaspatcho Çorbası, Nacho ve Guacamol…

 

- Meksika'da Elektrik

Meksika’da 120 V; A tipi ve B tipi r kullanılmaktadır.       

 

- Meksika'da Alışveriş

Geleneksel kıyafetler ve hediyelik eşyalar alınabilir.

 

Önemli Not

*Pasaport sürelerinin, Meksika turu veya turların bitiş tarihinden itibaren en az 6 ay geçerliliğinin bulunması ve en az iki boş sayfanın olması gerekmektedir.*