Kuzey Afrika ve Ortadoğu


‘Şekli bozulmasın diye Akdeniz’in hâlâ eskisi gibi çizilir haritalarda’ derken Afrika’nın kuzeyini işaret eder Cemal Süreya... Mezopotamya’nın kadim topraklarından Akdeniz’in her dönem hareket görmüş sularının okyanusa açıldığı ve Avrupa’ya kucak açan kıyılarıyla Afrika’nın kuzeyine çarpan arabesk esintileri bizi hayata bağlıyor...

Cebelitarık’ın ayırdığı kıtalar birbirlerine kültürlerle bağlanıyor. Şiirden romana felsefeden müziğe kültür rüzgarı her yöne savruluyor ve ticaret yolları tıpkı yaşam damarları gibi halkları birbirine kültür dehlizleriyle bağlıyor... Böylece Necip Mahfuz ve Halil Cibran dünyanın her yerinde yankı buluyor ve diller birbirine kültürler tüm insanlığa karışıyor...

İran’a gidiyor Ömer Hayyam’ı buluyor; geçmişe gidiyor Persepolis’ten Zerdüştlüğün kökenlerine iniyor ve Kızıldeniz’in o her şeye bedel güzel sularından evrenin derinliklerine iniyor... Kültür Kudüs’te yeniden yeşeriyor göz kırpıyor ve barış için bir şans diyor...

Bu topraklar insanı kendine çağırıyor, ilk hallerine insanlığın bir arada yaşadığı tarihe...