Iran


Tek bir ülkeden bahsetmek ama binlerce yıllık tarihten bahsetmek demek...

Bir ülkeyi tanımanın en iyi yolu duyduklarınıza değil gördüklerinize inanmaktır. İran tam da böylesi gidilesi görülesi, tarihi en derinlere çekilesi bir ülke... Eski ve yeni dünyanın güzelliklerini binlerce yıllık geleneklerinde ve çok kültürlülüğünden alan, saklayan, koruyan ve sahip çıkan bir coğrafya... Geniş topraklarının binlerce yıllık geçmişi sizi insanlık tarihinin bir retrospektifine çağırıyor... Kültürel ve siyasal değişimler bir tarih kitabının en kapsamlı içeriğini oluşturur cinsten...

Medler’den Sasaniler’e, Emeviler’den Abbasi, Selçuklu ve Safaviler’e kadar onlarca imparatorlukla Hasan Sabbah, Melik Şah, Cengiz Han ve Timur gibi bir çok ünlü yönetici ve komutana ev sahipliği yapıyor. 4-4’lük rubai geleneğinin öncüsünün memleketi olarak Ömer Hayyam’ı yerelden evrensel topraklara taşıyan yine İran’ın tartışılmaz güçlü altyapısı ve edebiyatı, müziğiyle sanatsal tohumların hiç beklemeden filizlendiği bütünlüğüdür...

Binlerce yıllık İran sanki bir bütün tarihi yaşamaktadır... Her biri bir diğerinden etkilenen yapılar bir diğeri için yeni bir başlangıç, eski için bir devamlılık arz eder... İran onlarca medeniyetin tek bir toprağı tek bir yeşertenidir... 

İran turu için de gerekli olan bilgiler; görülmesi gereken yerleri, Tahran, Tebriz, İsfahan, Şiraz, Yezd, Persepolis, Abyaneh hakkında bilgilere Popüler Şehirler ve gezi zamanlaması, sağlık, vize bilgileri, para birimi, yemek kültürü ve diğer detaylara Sıkça Sorulan Sorular bölümünden ulaşabilirsiniz.

 


Tahran

İsmi gibi sıcacık bir yer Tahran. İran’ın kalbi gibi sıcak... Şehrin eskiliği kadar derin ve yaşam kadar her şey barındıran... Tahran’a yolculuk, Elburz’un eteklerinde yer alan sıcağı bir nebze olsun soğutan manzarasıyla Debrend’in gerek yemek gerekse de eğlence mekanlarıyla nefes aldıran havasının arzın merkezine yaptığı seyahat gibi heyecan ve merak dolu... Ve Halı Müzesi’nden üzerine atladığımız bir halı bizi önce hemen yakınındaki Sadabat Sarayı’na doğru uçururken sarayın içerisindeki süsleme sanatlarının en görkemlilerinin bulunduğu sarayları, müzeleri göstermeden ve mimari olarak en büyük bina olan Millet Sarayı’nın yakınına değmeden bırakmıyor; ancak sonunda onca değerli eserin arasından sıyrılıp Hammurabi’nin kanunlarına Arkeoloji Müzesi’ne geçerken uğruyor, Firdevsi Meydanı üzerinden nargile ve çay içenlere selam ederken bir ara Mücevher Müzesi’ne yaklaşırken gözler kamaşıyor ama neyse ki Bazar-ı Bozurg’a yani Kapalı Çarşı, Büyük Pazar’a çabucak varılıyor ve ardından yine Derbend’e, müzesine sergilendiği yere geri dönüyor...

Büyük Pazar, adı gibi bir çarşı. Bir gün yetmez daha fazla vakit derken sokak sokak, parsel parsel ayrılmış çarşılar birbirleyle hiç birleşmeyen ama bütün bir şenliğe ev sahipliği yapıyorlar... Baharatlar bir yanda halılar, ayakkabılar, değerli eşyalar, kuyumcular bir yanda... Ve çayhaneler illaki uğranılası ve dinlenilesi, sohbet edilesi sosyal alanlar... Son olarak masallardan çıkma bir yapıyla Gülistan Sarayı, ince ince işlenmiş taşlarıyla aksinin yansıdığı suyla geçmişten günümüze salonları, bahçelerini tüm görkemiyle fütursuzca sergiliyor...

 

Tebriz

Türkiye’nin hem sınır hem de kültürel olarak hemen kıyısında bir şehir Tebriz. İran Azerbaycan’ı olarak da adlandırılan nüfusunun çoğunluğu Azeri olan bir bölge... Sokakların karmaşasında Türkçe kelimelerin sıkça duyulduğu anlaşmak için çok fazla çabaya girmeye gerek kalmayan Türkiye’den bir şehir gibi... İnsanların cana yakınlığıyla Şems-i Tebrizi’yi bize dost kılan Mevlana gibi... Öyle ki Şairler Mezarlığı’nın olduğu yegane yer burası...

Ark-ı Tebriz adıyla Tebriz Kalesi tarihi önemi ve tuğla mimarisiyle dikkat çekerken Gök Mescid çinilerinin göz kamaştırıcılığını tüm insanlığa armağan eder... Tıpkı oyma şehir Kandovan gibi... Ve büyük Kapalı Çarşısı bu mimariyi mistik bir havaya bürürken içerisindeki labirent insanı dolaşmaktan sarhoş eder ve alışverişin tüm imkanlarını özellikle halılarıyla tüm hayranlarının gözlerini önlerine serer... Diğer yandan Persler’den Safaviler’e tarihi zenginliğin ilmek ilmek dokunduğu halılar büyük bir sanatın ürünü olarak Tebriz’dir...

 

İsfahan

Dünyanın yarısı derler İsfahan için... O kadar özel o kadar bedeldir ki tüm arzulara, dileklere... Dünyanın en güzel şehirlerinden biridir o... Geniş Zayandeh Nehri üzerindeki geçmişi bugüne, insanları birbirine bağlayan köprüleriyle Venedik’vari düzen Arabesk ve kubbeli mimariyle büyük insanlığa Selçuklular’dan Safeviler’den armağan... 33 Kemerli Çeşme Köprüsü’nün (Si-o-Seh) hem alttan hem üstten iki katlı geçişli tarihi bir imza nehir üstünde –üstelik de suya sıfır çay ve nargile keyfi cabası. Tıpkı aynı hat üzerindeki Khaju Köprüsü gibi...

Nakş-ı Cihan diğer adıyla Dünyanın Resmi’yse Safaviler’den kalma yapısı etrafındaki mimari yapıları da öne çıkarıyor... Dükkanlar ve atölyelerin bulunduğu mekan çinileri ve mozaik işlemelerle, siyaseti temsilen Ali Kapu ya da Şah Cami gibi yapılarla UNESCO korumasında geleceğe geçmişi taşıyor. Yirmi sütunun suda çoğalıp 40 sütuna dönüştüğü, Zerdüştlerin, Ermeni kiliselerinin, sinagogların ve camilerin yan yana karşılıklı durduğu büyülü bir coğrafya İsfahan.

 

Şiraz

Sasaniler döneminde önemli bir kent ve Pers İmparatorluğuna başkentlik yapmış tarihi bir şehir Şiraz. Gerek sanatsal gerekse mimari yapısıyla tüm tarihinin ihtişamını gerek görsel gerekse de divan edebiyatının yazılı kültüründe gözler önüne serer. Sahip olduğu kültürün önemli temsilcilerini gül ve bülbül imgesinde derinleştiren ve artık dünyaya mal olan divan alanında özellikle iki önemli şair Sa’di ve Hafız’ın metinlerine sahip çıkarlar. Bu anlamda yapılan kabirler şiire ve felsefeye verilen önemin de göstergesidir. Çünkü diğer yandan Şiraz bir aşk şehridir...

İrem Bağları’nın ihtişamı ve çiçeklerin görkemi insanı şiire bir kez daha yaklaştırıyor. Görkemli yapılardaki mozaikler ve aynalarsa tam bir ışık cümbüşüyle ilham verir nitelikte... Ve şiir havasıyla şarapları Şiraz’dan tüm dünyaya taşıyan üzüm bağlarının lezzeti başka kültürlere olan etkiyi bir kademe daha güçlendiriyor. Tarihten günümüze taşınan lezzetler Persopolis’le (Tahtı Cem) somuta dönüşüyor ve Rahmet Dağı’nın eteklerinden İsa öncesine dayanan şehrin temel yapıları bizi o dönemin kabartmaları ve içinden geçen kültürlerin izleriyle Nakşı Rüstem’in kayalara oyulan desenleriyle başbaşa bırakıyor.

Dantel gibi işlenen surlarıyla Kerim Han Kalesi saray bahçesinin duvarı olması bir yana yuvarlak hatlarıyla özellikli ve özenli, gösterişli bir yapıdır. Korunma için değil bir gösteriş içindir sanki, bütünleyici bir unsur olarak şehri değil bahçeleri, çiçekleri ve dolayısıyla aşkı ve şiiri korumaya dönüktür sanki...

 

Yezd

Çöllerin ortasında br uygarlık vahası Yezd binlerce yıllık bir tarihin en eski kentlerinden. Çölün bir devamı edasıyla taşıdığı sapsarı kumlar binaları ve taşları aynı renge boyarlar... Güneşin ve ateşin sıcak sarısıdır belki de Zerdüştlüğü armağan eden topraklar... Badgir’leri yaratan buradan hayat devşiren serin sular...

Yanar yüzlerce yıl boyunca aynı yerde hiç sönmeden sonsuzluğa adanan bir gelenek ve ilerler aydınlatarak uygarlığı tıpkı gökyüzünden süzülerek Ateş Tapınağı’nın (Ateşgah) o müthiş heybetine konan Simurg gibi...

Onlarca çeşit pazarının yanında ‘taziye’nin adı Emir Çakmak Kompleksi bir simge gibi tüm görkemiyle gözlere ve ruha tüm acılara inat içimizde yer eden bir dünya gibidir... Her santimetre karesinde sanat taşıyan muhteşem incelikteki mozaik ve çinilerse görülmeye değer bir yapı için Cuma Camii’ni kendilerine mesken tutararak kutsiyete değer katarlar...

 

Persepolis

İşte gerçek bir başkent ta geçmişten bugüne uzanan... Fars’ın kadim şehri ve Pers İmparatorluğu’nun kalbi Persepolis ya da Taht-e Cemşid… Halen izlerini taşıdığı Tüm Milletler Kapısı’yla kendini toplumlara açan onlara kendini Zerdüştlüğün simge kabartmalarıyla tanıştıran ve halen kapılarında kabartma muhafızlarla, hizmetlilerle karşılayan bir şehir.

İskenderin yıktığı ancak yeniden küllerinden yaratılan şehir tarihte yeni yılın kutlandığı Nevruz’un sahip çıkıldığı önemli meydanlardan da biri... Ve tarihten bir armağan olarak Sasani kabartmalarının biçim kattığı kaya mezarlıklarından mürekkep Nakş-ı Rüstem tüm görkemiyle göz kamaştırır... Ve böylece Persepolis tarihsel geçmişini kayalıklardan günümüze bir projeksiyon yaparak anlatır bizlere...

 

Abyaneh

Tarihi bir şehir daha... Kadınların ağırlıkta olduğu, hüküm sürdüğü bir şehir... Ortaçağ kentlerinden kalma daracık ve taşlarla örülü sokaklarıyla tarihe geçen Unesco’nun korumaya aldığı küçücük bir yerleşim yeri... Klasik bir İran’ın küçük bir prototipi gibi sanki şehir... Kadınların çiçekli basmalar giydiği çiçekli örtüler kullandığı rengarenk desenlerle hayata katıldıkları yerleşim birimi...

Kırmızı ağırlıktaki binaları güneşten kopma toprak rengiyle sıcaklığı insanlarına sinmiş, kalesiyle, camisi ve çeşmeleriyle binlerce yıllık geleneksel yaşamı işlemeli kapılarına yansıtan sıkıştırılmış bir ülke Abyaneh... Gelenekleriyle yaşayan onu var eden ve sürekli kılan evleriyse bir yapbozun parçası adeta... Dağların yamacında dağlardan bir kopuş bir isyan...

- İran Turu İçin Gezi Zamanlaması

İran; sıcak, kuru bir iklime sahiptir. Yazları uzun, sıcak ve kurak geçer; kışları kısa ve serindir. İran’ın iklim şartlarında bulunduğu konum çok etkilidir. Arap çöllerinden gelen kuraklık ve Akdeniz tarafından gelen nemli hava iklim üzerinde belirleyici faktörler olmuştur. Ocak ayı en soğuk dönemdir. Ancak sıcaklıklar 5 ila 10 derece arasında değişkenlik göstermektedir. Yani bu dönemde dahi aşırı soğuklar gözlenmez.  Ağustos ayı ise en sıcak dönemidir. Bu dönemde ise sıcaklıklar ortalama 20 ila 30 derece arasında değişkenlik gösterir. Ancak şunu da belirtmek gerekir ki bu sıcaklık, nemle birleşince hissedilen sıcaklık 40 dereceyi geçebilmektedir. Yılın büyük çoğunluğunda güneş almaktadır. Yağış miktarının ortalama yüzde 70’i kasım ve mart ayları arasındadır. Kısacası, İran’da temel olarak dört farklı iklim kuşağı bulunmaktadır. 

 

- İran Turu İçin Dikkat Edilmesi Gereken Sağlık Konuları

İran'a girişlerde Türk vatandaşlarına herhangi bir aşı zorunluluğu bulunmamaktadır. Eğer maceracı bir yemek yeme alışkanlığınız var ve sokaklarda açıkta satılan yiyeceklerden yiyorsanız; kesinlikle kapalı şişe suyu tüketmenizi, buz, süt ve süt ürünlerinden kaçınmanızı, iyi pişirildiğine emin olduğunuz et, tavuk ve balık ürünleri tüketmenizi, meyve ve sebzelerin iyi yıkanmış olmasından emin olunması, meyvelerin kabuğunun soyulduktan sonra yenmesini tavsiye ederiz.​

 

- İran Turu İçin Vize Bilgileri

Türk vatandaşları, İran'a gerçekleştirecekleri seyahatlerinde vizeden muaftır.

 

- Uçuş Süreleri

İstanbul ile, ülkenin başkenti olan Tahran arası uçuş süresi yaklaşık olarak 3 saat 10 dakikadır. İstanbul - Şiraz arası 4 saat 30 dakika, İstanbul - İsfahan arası uçuşlar 3 saat 55 dakika sürmektedir.

 

- İran'ın Para Birimi

İran'ın para birimi İran Riyali'dir (IRR). Seyahatiniz için yanınıza Euro veya USD alarak, ülkedeki döviz bürolarında yerel parabirimini temin edebilirsiniz.

 

- İran ile Saat Farkımız

Türkiye ile İran arasında + 30 dakika fark bulunmaktadır. Türkiye’de saat 12.00 iken, İran'da saat 12:30’dur.

 

- İran'da Telefon Kullanımı

Tüm cep telefonu operatörleri, hattınız uluslararası dolaşıma açıksa kullanılabilmektedir.

 

- İran Gezisi İçin Alınabilecek Kıyafet ve Gerekli Eşyalar

Yanınıza kolayca giyip çıkarabileceğiniz tişörtler, kısa ve uzun kollu gömlekler, pamuklu pantolonlar, rahat yürüyüş ayakkabıları ve akşamları için ince bir mont ya da hırka almanızı öneririz. Sentetik olmayan ve pamuklu kıyafetler tercih etmenizi tavsiye ederiz. Yağmur ihtimaline karşı bir yağmurluk ve şemsiye de getirebilirsiniz. Bunun dışında şapka, güneş gözlüğü, güneş kremi, olası gürültüye karşı kulak tıkacı, fotoğraf makinesi, video kamera ve bunların şarj aletleri ve yedek hafıza kartları da getirebilirsiniz.

 

- İran'da Yemek Kültürü

Türk damak tadına, özellikle Güneydoğu mutfağına son derece benzer bir yemek kültürüne sahiptir. Sofralardan pirinç pilavı ve et yemekleri eksik olmaz.

 

- İran'da Elektrik

Elektrik 220/230 volttur ve C tipi ikili ince yuvarlak ve F tipi ikili kalın yuvarlak prizler kullanılmaktadır

 

- İran'da Alışveriş

İran'da alışveriş olanağı hayli geniştir. Ülkeden cam, seramik, ipek, antika ve el işi birçok ürün alınabilir.

 

Önemli Not

*Pasaport sürelerinin, İran turu bitiş tarihinden itibaren en az 6 ay geçerliliğinin bulunması ve en az iki boş sayfanın olması gerekmektedir.*