Yunanistan

Atina

Antik dönemin en önemli kültür şehirlerinden biri Atina... Felsefe dünyasının beyni, fikirlerin beslendiği, çoğaldığı yer bu topraklar... Sofokles’ten Euripides’e dramanın kökenine inen, en temel metinlerin insanlık tarihine zemin olduğu kültürel coğrafya... Savaş tanrıçasından aldığı isimle Akropolis’i insanlığa armağan eden, giriş kapısından itibaren en tepeden en aşağıya hakimiyetini ispat eden muhteşem yapıların tarih kadar eski dünyası Atina...

Dionysos şenliklerinin yaydığı eğlence ve şarap kokusu tüm kente havasını veren en önemli değerlerden... Tiyatrosuysa binlerce yıllık bir geleneğin karşılığı olarak karşımızda... Zeus Tapınağı’nın kalıntıları sizi tanrısallaştıran ve belki de Kiklop’un kurtuluş çığlıklarının mekanıdır adeta... Rembetiko’nun hüznü buradan geliyor besbelli; acı ve hasret dolu türküler Ege’nin diğer tarafından sesleniyor... Günümüz Atina’sının sokaklarında yankılanıyor; eğlenceye, pazara ve meydanlara karışıyor...

Selanik

Türkiye için Selanik’in ayrı bir önemi vardır.  Modern Türkiye’nin oluşumunda bir merkez, bir çıkış noktasıdır. Mustafa Kemal Atatürk’ün evinin bulunduğu manevi anlamı yüklü bir yer Selanik... Küçücük evden çıkan koca bir tarih... Tıpkı sokakları ya da meydanları gibi; pazar yerlerinin karmaşası, hareketliliği gibi... Koca bir gelenek taşıyor topraklarında... Beyaz Kule’ye kadar giden sahilde muhteşem bir ambiyansın beklediği ... Denizin kokusu ve suların serinliğinin kendini bıraktığı şehir... Roma dönemine ait kiliseleriyle, manastırlarıyla tarihin sıfır noktasına yakın yerlerinden selam gönderiyorlar... Osmanlı dönemine ait yapılar hala dimdik ayaktalar... Bir kalıntıdan ziyade gündelik hayatın bir parçası mekanlar... Vardar Kapısı’nın çıkışına kadar bir esinti iliklere kadar işleyen bir duygu yaratıyor, daracık sokaklardan kaldırım taşlarının yıpranmış yaşanmışlıklarından... Selanik bir tanıştan ziyade akrabalıkla birlikte geçmişin dostluklarını hatırlatıyor...

Kavala

Anadolu’dan bir görünüm Ege gibi bir bütünün diğer parçalarından... Küçük bir tepeye konuşlanmış, bir sahil kasabası gibi Kavala... Türkiye topraklarıyla tarihsel bağları güçlü yapısı burayı tarihi bütünün en güzel parçalarından biri yapıyor... En tepeden Kale’yle şekillenen siluet aşağılara doğru muhteşem manzarayı ve Kavala coğrafyasını ayakların altına seriyor... Küçücük sokaklardan bir deryaya açılan Ege’nin en güzel kıyısı adeta...

Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın da doğum yeri olan Kavala, özellikle hala korunan evi, sokağı ve adının bulunduğu caddelerle hala yaşıyor gibi her yerde... Kanuni döneminden kalma su kemerleri sizi Anadolu coğrafyasına taşıyacak kadar yakın ve tanıdık... Hemen sahile çıkan yollar sizi mavi sulara bırakacak plajlara ve hemen akabinde dünyanın en lezzetli mutfağıyla en taze balıkları ve mezeleriyle ağırlayacak her türden mekanlara çağıracak... Ama dünyaca ünlü Kavala Kurabiyesi hepsinden özel... Hem göze, hem ağızlara hem de duygulara hitap eden ender şehirlerden Kavala...

Rodos

‘Kuşatma altında bir aşk’tır Rodos... Bin yıllardır kendisi için yapılan savaşlardan çıkan; her birinin üstüne yeni bir kültürü katabilen, kendisine ulaşmak isteyenlere hülya olmuş on iki adanın en büyüğü... Efsane ama bir o kadar yedi harikadan biri sayılan Rodos Heykeli’nin koruyuculuğunda adaya hoşgeldin diyen bir Tanrılar adası... Helios’un bacakları arasından girilen limandan bir deryaya ulaşılan Rodos... Eskinin yeniye açıldığı; eskinin koruyuculuğunda yeniyle bugünü yakaladığımız güzel ada...

Surlarda girilen ada, bize şövalye dünyasının kapılarını da aralıyor; tapınak sövalyelerinin kaleleri, yolları, sarayları ve tapınaklarıyla bir belgeselin ilk kareleri hemen girişte çekiliyor... Tarih Osmanlı dönemi camilerle, surlarla, Apollon Tapınağı’yla, antik tiyatrosuyla devam ediyor; kelebekler vadisinin özgürlüğü kadar sonsuz kareler canlanıyor gözümüzün önünde... Ödüllü plajlarının kattığı zenginlik eskiyi yeniye bağlayan en büyük değer olarak, Rodos’u günümüzde tıpkı tarihten önce ve sonrasında olduğu gibi günümüzde de keşfe açık kılıyor... Keşif için de Rodos sokakları bizi bekliyor...

Kos

Kos Adası, namı diğer İstanköy... On iki adanın en büyüklerinden olup, tam bir Ege kasabası tadında sakin ama eğlenceli bir turizm dünyası... Tarihindeki gitgelli süreçlerle kozmopolit bir ada olan Kos bir yanıyla Turistik diğer yanıyla gerçek bir yaşam alanı... Agora harabelerinin yanında en keyifli plajlar masmavi sulara yelken açarak ev sahipliği ediyor... Osmanlı döneminden kalma camiler bir meydanın en narin parçasını oluşturuyor...

Tıp Okulu’nun ve müzesinin gösterdiği şekliyle Hipokrat’ın yemini içtiği ada... Merkezindeki Hipokrat Ağacı da bu anlamda kendisine verilen önemin bir simgesi gibi tam ortada rivayet edildiği gibi öğrencilerine verdiği derslerin gölgesinde adeta yeniden canlanıyor her bir daldan... Kültür bir bütündür derler, hem mazi hem de sürekliliği daimdir; Kos bunu başaran hayatın içinden müziğinden yemeğine kuran en keyifli adalardan... Denizin ve suyun renklerinde; bulutların beyazlığında birbirini tamamlayna bir cennet Kos...

Santorini

Volkanik patlamalarla şekillenmiş ve bir çöküntünün ardından hilal şeklini almış bir ada Santorini... Güneşin bir tarafından diğer tarafına denizden denize batışın en güzel hikayesi, en güzel fotoğrafı olan ada... Gökyüzü ile denizin birleştiği mükemmel manzarasıyla en tepesinden aşağısına karakteristik bir coğrafya burası ve bir rivayete göre belki de Atlantisin kendisi...

Beyazın ve mavinin buluştuğu kilise çatılarıyla bembeyaz evlerin buluşması gerçek bir tatilin ipuçları oluyorlar... Mükemmel sokakları, eşekle turlanan mahalleler, hem eskiyi hem yeniyi işaret eden en otantik değerler... Şarapsa Santorini’nin bir klasiği dünya güzeli şaraplarla sulara yelken açacak, günbatımının doyulmaz zevkine Santorini’den ‘merhaba hayat’ diyeceksiniz...

Mykonos

Yeldeğirmenlerine karşı gelmeden mükemmel bir tatilin en güzel adresi Mykonos... Hemen kayalıklarda sizi karşılayan değirmenler adada farklı bir şeyler olduğunun en büyük simgesi... Rüzgarın savurduğu enerji tüm adayı sarmış bekliyor... Masmavi suların üzerinde kat kat yamaca sıralanmış bembeyaz evlerden taşan da aynı enerji olsa gerek... Rüzgarla savrulanlar daracık sokaklardan erguvan renklerinde balkonlardan çıkan bir dünyaya aitler sanki... İnsanı saran da işte bu sıcaklık...

Eğlence enerjinin bir başka görüntüsü misali sahillerden, plajlardan taşıyor ve yankılanıyor dört bir yanda... Özgürlüklerin sınırsızlığı her daim adanın mottosu... Küçük Venedik’se yan yana duran aşklar misali adaya kimlik aşılayan özel yerlerden... Kiliselerin evlere karışması kadar doğal olan antik dünyanın gündelik hayatla hemhal olması Mykonos’u bir tatilin ötesine taşıyarak adayı kültürel bir yolculuk olarak tanımlar...